Merkezden bindiğimiz otobüs ile kısa bir yolculuk yaparak buraya ulaşıyoruz.
Kalabalık ve sıcak hava ile yorucu olabiliyor ama manevi ruhu bizi sardığından ortamı gözlemli yebiliyoruz. Buranın şifalı sularından almak isteyenlerin bir karmaşası var. Dilerseniz, bidonlarla sulardan satın alabiliyorsunuz. Hz.Eyyüb'ün hikayesi herkesçe bilinir fakat oraya giderek o anları düşlemek bile garip geliyor insana.
Yazılı kaynaklardaki rivayetlere göre Hz.Eyyüb (a.s) maddi ve manevi bakımdan öylesine zenginleşirki Cenab-ı Hakk, O'nu imtihan için, önce malını sonra evlatlarını elinden alır ve varlıktan yokluğa sürüklenir. O ise ''Veren Allah, alan Allah '' diyerek şükrederek sabreder. Yaşlandığında ağır bir hastalığa tutulur ve yakınları son olarakta eşi onu terk ederler. Köyden de kovulan Hz.Eyyüb, eşi Rahme tarafından köyden uzakta bir mağaraya şu an ''Çile Mağarası '' olarak adlandırılan mağaraya bırakarak köye döner. Ve ara sıra yiyecek getirerek onu ziyaret eder.
Ne zaman ki vücudundaki kurtlar kalbine sirayet etmeye başlar Rabbinden şifa diler. Duası kabul olur ve topuğunu yere vurmasını ve çıkacak su ile yıkanmasını ve içmesini emredilir. Yerden fışkıran mucize su ile temizlenerek şifa bulur.
Biz de şifa olması niyetiyle sularımızı yudumluyoruz.
İnsanın arasıra arınmak için menevi ziyaretlerde bulunması gerektiği düşünürüm. Şanlıurfa bana iyi gelmişti. Harran, Halfeti ilçelerinin de programımızda yer alacağı başka bir gezi daha olur diye umuyorum.
0 yorum :
Yorum Gönder